KÜRESEL EKONOMİK GELİŞMELER - 3
Gelişmiş Ülkeler
Gelişmiş ülkelerde ekonomik
faaliyetler, salgının yarattığı belirsizliklere bağlı arz ve talep şokları,
ticaret gerginlikleri ve küresel politika belirsizlikleri nedeniyle keskin
yavaşlamıştır.
2020 yılında yüksek sanayi ve ihracat kapasitesine
sahip olan gelişmiş ülkeler ancak savaş dönemleri ile kıyaslanabilecek
daralmaları yaşamışlardır.
Salgın, küresel karantina önlemlerine bağlı
olarak talep tarafında ani bir düşüşe neden olmuş, aynı zamanda tedarik
zincirlerinin kopmasıyla arz şoku yaşanmıştır.
Küresel teşvik edici müdahaleler ekonomileri
serbest düşüşten tekrar toparlanma sürecine çevirse de, özellikle 2020’nin
ikinci çeyreği gelişmiş ülkeler açısından dramatik ekonomik daralmaların
yaşandığı bir dönem olmuştur.
Bu çerçevede, 2020 yılının ikinci çeyreğinde bir
önceki döneme göre; ABD ekonomisi yüzde 9,0 oranında küçülmüştür.
Aynı dönemde, Birleşik Krallık yüzde 19,8,
İspanya yüzde 17,8, Fransa yüzde 13,8, İtalya yüzde 13 ve Almanya yüzde
9,7 ekonomik daralmaya maruz kalmışlardır.
Söz konusu sorunlar, Avro Bölgesinde genelinde
yoğun hissedilmiş ve 2020 yılının 2. Çeyreğinde söz konusu bölge yüzde
11,8 oranında daralmıştır.
Aynı dönemde Japonya ekonomisi de yüzde 7,9
daralarak küresel hasılanın düşüşünde önemli rol oynamıştır.
Üçüncü çeyrek itibarıyla söz konusu ekonomilerde
V tipi toparlanmanın öncü göstergeleri izlenmektedir.
Ancak, gelişmiş ekonomilerdeki toparlanmanın,
salgın belirsizlikleri, ticaret gerginlikleri, Brexit süreci ve jeopolitik
gerilimler nedeniyle düşük ivmeyle uzun bir zamana yayılması muhtemeldir.
Gelişmiş ülkelerdeki olağanüstü ekonomik
yavaşlama, başta Fed ve AMB’nin parasal genişlemeyi ve mali teşvikleri içeren
destekleyici politika değişikliklerine gitmelerine neden olmuştur.
IMF tarafından yapılan son tahminlere göre, 2019
yılında yüzde 1,7 büyüyen gelişmiş ekonomilerin 2020 yılında yüzde 5,8 küçülmesi
ve 2021 yılında ise yüzde 3,9 oranında yeniden büyümesi beklenmektedir.
ABD ekonomisi, risklerin varlığını koruduğu bir
ortamda zayıf görünüm sergilemektedir.
ABD, sağlık sistemindeki açıklar ve önlemlerin
yetersiz kalması nedeniyle salgına hızlı tepki vermekte zorlanmış ve buna bağlı
olarak ekonomik çöküntü çok kuvvetli hissedilmiştir.
Salgın öncesinde diğer gelişmiş ülkelerden pozitif
ayrışan ABD, Avro Bölgesine göre daha düşük olmakla birlikte ciddi
ekonomik sarsıntı yaşamış ve bu süreci küresel finans krizine göre çok
daha hızlı bir parasal genişlemeye başvurarak durdurmaya çalışmıştır.
Ancak, başta Çin olmak üzere ticari ortakları
arasındaki gerginliğin zaman zaman gündeme gelmesi, salgın faktörü, politika
belirsizlikleri, daralan küresel ticaret ve jeopolitik risklerle birlikte
bakıldığında; IMF tahminlerine göre, ABD ekonomisinin 2020 yılında yüzde
4,3 oranında daralması, 2021 yılında ise toparlanarak yüzde 3,1 büyümesi
beklenmektedir.
ABD ekonomisinde işgücü piyasası salgın
nedeniyle kırılgan hale gelmiştir.
Salgın kaynaklı olarak işgücü piyasası hızla
bozulmuş ve işsiz sayısı hızla yükselmiştir.
Salgına karşı önlemlerin yoğunlaştığı dönem olan
Nisan 2020’de işsizlik oranı yüzde 14,7 ile zirve yapmıştır.
Son IMF tahminlerine göre, işsizlik oranının 2020
yılında ortalamada yüzde 8,9 olması beklenmekte, 2021’de ise yüzde 7,3’e
inmesi öngörülmektedir.
Ülke ekonomisini desteklemek için Fed 2020 yılında
faiz indirim politikasını hızlandırmış ve küresel krizden sonra tekrar büyük
ölçekli bilanço genişletme programını devreye sokmuştur.
Eylül 2019’da enflasyon görünümü yüzde 2’ye erişene
kadar faizi sabit tutmaya karar veren Fed’in parasal duruşu, Kovid-19
salgınıyla daha da güvercin bir tutuma dönüşmüştür.
15 Mart 2020’de acil toplanan Fed, fonlama faiz
oranını yüzde 0 ila 0,25 aralığı olarak belirlemiştir.
Böylece Fed uzun dönem faiz oranlarını düşük
tutmaya çalışmaktadır.
Salgın nedeniyle ilave parasal genişlemenin üst
tavanı sınırsız olmuştur.
Bu gelişmelerle Eylül 2020 itibarıyla Fed
bilançosu 7 trilyon dolara yükselmiştir.
Avro Bölgesinde ekonomik faaliyetler beklenenden
hızlı yavaşlamıştır.
2019 yılında yüzde 1,3 oranında büyüyen Avro
Bölgesinin küresel krizden beri yaşadığı sorunların yanısıra İtalya’da kamu
borçlanma maliyetlerinin artması, küresel ticaret politikaları ve Brexit
belirsizliğinin yol açtığı ve düşük büyüme performansı nedeniyle düşük
faiz politikası uygulayan AMB, salgın nedeniyle 2020 yılında da parasal
genişlemeyi destekleyen bir duruş izlemektedir.
Ayrıca, salgına karşı AB komisyonu tarafından
tarihinde ilk defa geniş kapsamlı mali teşvik paketleri uygulamaya konulmuştur.
IMF tahminlerine göre, 2020 yılında yüzde 8,3
oranında daralacak olan Avro Bölgesinin 2021 yılında ise toparlanarak yüzde
5,2 oranında büyümesi beklenmektedir.
Avrupa Merkez Bankası yeniden bölge ekonomisine
yönelik destekleyici para politikasına yönelmiştir.
Politika faizini uzun zamandır sıfır düzeyinde
tutan AMB, ekonomik toparlanmayla beraber daraltıcı para politikası
sinyalleri vermiş varlık alım programını 2019 yılı başında sonlandırmıştı.
Ancak 2019 yılında bölge ekonomilerindeki
yavaşlama, zayıf enflasyon ve bazı merkez bankalarının genişlemeci
politikalar uygulamaya başlaması nedeniyle ECB bölge ekonomilerini desteklemek
için söylem değişikliğine gitmiştir.
2019’un sonu itibarıyla yüzde -0,5’e kadar inen
mevduat faizi, yüzde sıfır olarak uygulanan politika faizi ve yüzde 0,25
olan marjinal fonlama faizinde salgın nedeniyle 2020 yılında bir
değişikliğe gidilmeyerek negatif politika faizi Avrupa Merkez Bankası
yeniden bölge ekonomisine yönelik destekleyici para politikasına
yönelmiştir.
Politika faizini uzun zamandır sıfır düzeyinde
tutan AMB, ekonomik toparlanmayla beraber daraltıcı para politikası sinyalleri
vermiş varlık alım programını 2019 yılı başında sonlandırmıştı.
Ancak 2019 yılında bölge ekonomilerindeki
yavaşlama, zayıf enflasyon ve bazı merkez bankalarının genişlemeci
politikalar uygulamaya başlaması nedeniyle AMB bölge ekonomilerini desteklemek
için söylem değişikliğine gitmiştir.
2019’un sonu itibarıyla yüzde -0,5’e kadar inen
mevduat faizi, yüzde sıfır olarak uygulanan politika faizi ve yüzde 0,25
olan marjinal fonlama faizinde salgın nedeniyle 2020 yılında bir
değişikliğe gidilmeyerek negatif politika faizi bölgesinde kalınmaya devam
etmiştir.
Bu gelişmelerle birlikte AMB’nin bilanço
büyüklüğü 6,4 trilyon Avro’ya ulaşmıştır.
Japonya ekonomisi, gelişmiş ekonomilerde
gözlenen keskin bir daralma eğilimine eşlik etmektedir.
Salgın nedeniyle küresel ekonomide gözlenen duraklama Japonya
ekonomisine görece geç yansımıştır.
Ayrıca salgınla mücadele için Japonya’da
uygulanan kapanma tedbirleriyle eşanlı olarak, 1 trilyon dolar civarındaki
destek paketinin hızlı bir şekilde açıklanması ekonomik faaliyetteki kayıpların
diğer gelişmiş ekonomilere göre daha düşük düzeyde kalmasını sağlamıştır.
2019 yılında yüzde 0,7 büyüyen Japonya
ekonomisinin 2020 yılında yüzde 5,3 daralması tahmin edilmekte, 2021
yılında ise yüzde 2,3 oranında büyümesi öngörülmektedir.
Japonya Merkez Bankası (BoJ) genişlemeci para
politikasına devam etmektedir.
BoJ, 2016 yılı başından bu yana ekonomik
aktiviteyi canlandırmak ve yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmak için negatif
politika faizi uygulamaktadır.
Enflasyon oranının hedefin oldukça altında seyretmesi ve
çekirdek enflasyonda istenilen ölçüde artış yaşanmamasına ek olarak salgının
iktisadi aktivite ve bekleyişler üzerindeki etkileri nedeniyle BoJ’un
genişlemeci para politikasını, önümüzdeki dönemde de sürdürmesi
beklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder