30 Kasım 2022 Çarşamba

  KÜRESEL EKONOMİK GELİŞMELER - 3

 

 

Gelişmiş Ülkeler

 Gelişmiş ülkelerde ekonomik faaliyetler, salgının yarattığı belirsizliklere bağlı arz ve talep şokları, ticaret gerginlikleri ve küresel politika belirsizlikleri nedeniyle keskin yavaşlamıştır.

2020 yılında yüksek sanayi ve ihracat kapasitesine sahip olan gelişmiş ülkeler ancak savaş dönemleri ile kıyaslanabilecek daralmaları yaşamışlardır.

 Salgın, küresel karantina önlemlerine bağlı olarak talep tarafında ani bir düşüşe neden olmuş, aynı zamanda tedarik zincirlerinin kopmasıyla arz şoku yaşanmıştır.

 Küresel teşvik edici müdahaleler ekonomileri serbest düşüşten tekrar toparlanma sürecine çevirse de, özellikle 2020’nin ikinci çeyreği gelişmiş ülkeler açısından dramatik ekonomik daralmaların yaşandığı bir dönem olmuştur.

Bu çerçevede, 2020 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre; ABD ekonomisi yüzde 9,0 oranında küçülmüştür.

 Aynı dönemde, Birleşik Krallık yüzde 19,8, İspanya yüzde 17,8, Fransa yüzde 13,8, İtalya yüzde 13 ve Almanya yüzde 9,7 ekonomik daralmaya maruz kalmışlardır.

 Söz konusu sorunlar, Avro Bölgesinde genelinde yoğun hissedilmiş ve 2020 yılının 2. Çeyreğinde söz konusu bölge yüzde 11,8 oranında daralmıştır.

 Aynı dönemde Japonya ekonomisi de yüzde 7,9 daralarak küresel hasılanın düşüşünde önemli rol oynamıştır.

 Üçüncü çeyrek itibarıyla söz konusu ekonomilerde V tipi toparlanmanın öncü göstergeleri izlenmektedir.

 Ancak, gelişmiş ekonomilerdeki toparlanmanın, salgın belirsizlikleri, ticaret gerginlikleri, Brexit süreci ve jeopolitik gerilimler nedeniyle düşük ivmeyle uzun bir zamana yayılması muhtemeldir.

 Gelişmiş ülkelerdeki olağanüstü ekonomik yavaşlama, başta Fed ve AMB’nin parasal genişlemeyi ve mali teşvikleri içeren destekleyici politika değişikliklerine gitmelerine neden olmuştur.

 IMF tarafından yapılan son tahminlere göre, 2019 yılında yüzde 1,7 büyüyen gelişmiş ekonomilerin 2020 yılında yüzde 5,8 küçülmesi ve 2021 yılında ise yüzde 3,9 oranında yeniden büyümesi beklenmektedir.

ABD ekonomisi, risklerin varlığını koruduğu bir ortamda zayıf görünüm sergilemektedir.

 ABD, sağlık sistemindeki açıklar ve önlemlerin yetersiz kalması nedeniyle salgına hızlı tepki vermekte zorlanmış ve buna bağlı olarak ekonomik çöküntü çok kuvvetli hissedilmiştir.

 Salgın öncesinde diğer gelişmiş ülkelerden pozitif ayrışan ABD, Avro Bölgesine göre daha düşük olmakla birlikte ciddi ekonomik sarsıntı yaşamış ve bu süreci küresel finans krizine göre çok daha hızlı bir parasal genişlemeye başvurarak durdurmaya çalışmıştır.

 Ancak, başta Çin olmak üzere ticari ortakları arasındaki gerginliğin zaman zaman gündeme gelmesi, salgın faktörü, politika belirsizlikleri, daralan küresel ticaret ve jeopolitik risklerle birlikte bakıldığında; IMF tahminlerine göre, ABD ekonomisinin 2020 yılında yüzde 4,3 oranında daralması, 2021 yılında ise toparlanarak yüzde 3,1 büyümesi beklenmektedir.

 ABD ekonomisinde işgücü piyasası salgın nedeniyle kırılgan hale gelmiştir.

 Salgın kaynaklı olarak işgücü piyasası hızla bozulmuş ve işsiz sayısı hızla yükselmiştir.

 Salgına karşı önlemlerin yoğunlaştığı dönem olan Nisan 2020’de işsizlik  oranı yüzde 14,7 ile zirve yapmıştır.

Son IMF tahminlerine göre, işsizlik oranının 2020 yılında ortalamada yüzde 8,9 olması beklenmekte, 2021’de ise yüzde 7,3’e inmesi öngörülmektedir.

Ülke ekonomisini desteklemek için Fed 2020 yılında faiz indirim politikasını hızlandırmış ve küresel krizden sonra tekrar büyük ölçekli bilanço genişletme programını devreye sokmuştur.

Eylül 2019’da enflasyon görünümü yüzde 2’ye erişene kadar faizi sabit tutmaya karar veren Fed’in parasal duruşu, Kovid-19 salgınıyla daha da güvercin bir tutuma dönüşmüştür.

 15 Mart 2020’de acil toplanan Fed, fonlama faiz oranını yüzde 0 ila 0,25 aralığı olarak belirlemiştir.

 Böylece Fed uzun dönem faiz oranlarını düşük tutmaya çalışmaktadır.

 Salgın nedeniyle ilave parasal genişlemenin üst tavanı sınırsız olmuştur.

 Bu gelişmelerle Eylül 2020 itibarıyla Fed bilançosu 7 trilyon dolara yükselmiştir.

 Avro Bölgesinde ekonomik faaliyetler beklenenden hızlı yavaşlamıştır.

 2019 yılında yüzde 1,3 oranında büyüyen Avro Bölgesinin küresel krizden beri yaşadığı sorunların yanısıra İtalya’da kamu borçlanma maliyetlerinin artması, küresel ticaret politikaları ve Brexit belirsizliğinin yol açtığı ve düşük büyüme performansı nedeniyle düşük faiz politikası uygulayan AMB, salgın nedeniyle 2020 yılında da parasal genişlemeyi destekleyen bir duruş izlemektedir.

 Ayrıca, salgına karşı AB komisyonu tarafından tarihinde ilk defa geniş kapsamlı mali teşvik paketleri uygulamaya konulmuştur.

 

IMF tahminlerine göre, 2020 yılında yüzde 8,3 oranında daralacak olan Avro Bölgesinin 2021 yılında ise toparlanarak yüzde 5,2 oranında büyümesi beklenmektedir.

Avrupa Merkez Bankası yeniden bölge ekonomisine yönelik destekleyici para politikasına yönelmiştir.

 Politika faizini uzun zamandır sıfır düzeyinde tutan AMB, ekonomik toparlanmayla beraber daraltıcı para politikası sinyalleri vermiş varlık alım programını 2019 yılı başında sonlandırmıştı.

  Ancak 2019 yılında bölge ekonomilerindeki yavaşlama, zayıf enflasyon ve bazı merkez bankalarının genişlemeci politikalar uygulamaya başlaması nedeniyle ECB bölge ekonomilerini desteklemek için söylem değişikliğine gitmiştir.

 2019’un sonu itibarıyla yüzde -0,5’e kadar inen mevduat faizi, yüzde sıfır olarak uygulanan politika faizi ve yüzde 0,25 olan marjinal fonlama faizinde salgın nedeniyle 2020 yılında bir değişikliğe gidilmeyerek negatif politika faizi Avrupa Merkez Bankası yeniden bölge ekonomisine yönelik destekleyici para politikasına yönelmiştir.

 Politika faizini uzun zamandır sıfır düzeyinde tutan AMB, ekonomik toparlanmayla beraber daraltıcı para politikası sinyalleri vermiş varlık alım programını 2019 yılı başında sonlandırmıştı.

Ancak 2019 yılında bölge ekonomilerindeki yavaşlama, zayıf enflasyon ve bazı merkez bankalarının genişlemeci politikalar uygulamaya başlaması nedeniyle AMB bölge ekonomilerini desteklemek için söylem değişikliğine gitmiştir.

 2019’un sonu itibarıyla yüzde -0,5’e kadar inen mevduat faizi, yüzde sıfır olarak uygulanan politika faizi ve yüzde 0,25 olan marjinal fonlama faizinde salgın nedeniyle 2020 yılında bir değişikliğe gidilmeyerek negatif politika faizi bölgesinde kalınmaya devam etmiştir.

 Bu gelişmelerle birlikte AMB’nin bilanço büyüklüğü 6,4 trilyon Avro’ya ulaşmıştır.

 Japonya ekonomisi, gelişmiş ekonomilerde gözlenen keskin bir daralma eğilimine eşlik etmektedir.

Salgın nedeniyle küresel ekonomide gözlenen duraklama Japonya ekonomisine görece geç yansımıştır.

 Ayrıca salgınla mücadele için Japonya’da uygulanan kapanma tedbirleriyle eşanlı olarak, 1 trilyon dolar civarındaki destek paketinin hızlı bir şekilde açıklanması ekonomik faaliyetteki kayıpların diğer gelişmiş ekonomilere göre daha düşük düzeyde kalmasını sağlamıştır.

 2019 yılında yüzde 0,7 büyüyen Japonya ekonomisinin 2020 yılında yüzde 5,3 daralması tahmin edilmekte, 2021 yılında ise yüzde 2,3 oranında büyümesi öngörülmektedir.

Japonya Merkez Bankası (BoJ) genişlemeci para politikasına devam etmektedir.

 BoJ, 2016 yılı başından bu yana ekonomik aktiviteyi canlandırmak ve yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmak için negatif politika faizi uygulamaktadır.

Enflasyon oranının hedefin oldukça altında seyretmesi ve çekirdek enflasyonda istenilen ölçüde artış yaşanmamasına ek olarak salgının iktisadi aktivite ve bekleyişler üzerindeki etkileri nedeniyle BoJ’un genişlemeci para politikasını, önümüzdeki dönemde de sürdürmesi beklenmektedir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  BİR MATEMATİK YAPIMCISI VAR Neden hiçbir şey yok değil de var?   Bu soruya dinin verdiği cevap “Tanrı dünyayı yarattı, onun için bir...