30 Kasım 2022 Çarşamba

 KÜRESEL EKONOMİK GELİŞMELER - 2

 

 

Küresel Büyüme ve Ticaret

2019 yılında kırılganlıktan yeni çıkmaya başlayan küresel ekonomi, 2020 yılında salgın nedeniyle çok daha fazla belirsizlik içeren bir ortamda faaliyet göstermektedir.

Küresel kriz sonrası 2018 yılının ilk yarısında nispeten güçlü büyüme ekonomi, yılın ikinci yarısından itibaren artan ekonomik, siyasi ve jeopolitik belirsizliklerin de etkisiyle zayıflamıştır.

 ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, başta Almanya olmak üzere Avro Bölgesi’nde genele yaygın zayıf performans, Brexit’e ilişkin belirsizlikler, bazı gelişmekte olan ülkelerdeki makroekonomik dengesizlikler,

Çin’deki sıkı kredi politikalarıyla azalan yatırımlar, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki parasal normalleşme, azalan küresel talep ve güven 2019 yılında küresel büyümenin yavaşlamasında etkili olmuştur.

 Bu duruma tepki olarak özellikle Fed ve AMB başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları daha gevşek para politikası yaklaşımlarına yönelmişlerdir.

Ülke ekonomilerini desteklemek için Fed ve AMB parasal normalleşmeye son vererek genişletici para politikası adımları atmıştır.

 2019 yılında bazı gelişmekte olan ülkeler de ekonomilerini desteklemek amacıyla faiz indirimlerine gitmişlerdir.

Böylece 2019 yılının sonunda ve 2020 yılının hemen başında piyasalarda görece iyimser bir görünüm gözlenmiştir.

 Söz konusu dönemde azalan ticaret savaşı gerilimleri ve destekleyici para politikalarıyla kısmen de olsa küresel istikrarın toparlandığına dair işaretler alınmıştır.

Ancak 2020 yılının başında Kovid-19’un küresel salgına dönüşmeye başlamasıyla birlikte küresel makroekonomik görünüm hızlı bir bozulma sürecine girmiştir.

 Küresel ekonomide daha önce de mevcut olan ivme kaybı, 2020 yılında salgın nedeniyle tarihsel bir bunalıma dönüşmüştür.

 2007/08 küresel finans krizine göre daha yaygın ve derin etkiler yaratma potansiyeline sahip olan Kovid-19 salgını, 2020 yılının ilk yarısından itibaren küresel ekonomik ortamda ciddi bir sarsıntıya yol açmıştır.

 Salgının Çin’in sınırlarını aşması sonucunda başta İtalya, İngiltere, Fransa ve İspanya olmak üzere Avrupa ekonomilerinde ve akabinde ABD’de iktisadi faaliyet hızla durma noktasına gelmiştir.

Bu çerçevede alınan kararlardan özellikle karantina ve ekonomik kapanma gibi tedbirler, iktisadi faaliyet üzerinde yoğun kısıtlayıcı sonuçlar doğurmuştur.

Salgının geniş toplumsal kesimler üzerindeki tahribatını azaltmak amacıyla tarihte benzerine az rastlanır mali teşvik ve parasal genişleme politikalarına başvurulmuştur.

 Bunların başında; hane halkının ve firmalara destek paketlerinin açıklanması ve uyumlu para politikası uygulamaları gelmektedir.

 Bu tedbirlere rağmen, 2019 yılının tamamında yüzde 2,8 oranında büyüyen ve salgın öncesi dönemdeki IMF tahminlerine göre yüzde 3,4 oranında büyümesi beklenen küresel ekonominin, 2020 yılında yüzde 4,4 oranında daralması öngörülmektedir.

 Salgının ilk aşamada dünya ekonomisinde önemli bir paya sahip olan Çin ekonomisi ile bazı Asya ekonomilerini vurması nedeniyle, küresel hasıla üzerindeki etkisinin yılın ilk çeyreğinde daha sınırlı kaldığı görülmüştür.

  Ancak, yılın ikinci çeyreğinde salgının dünyanın diğer bölgelerine de hızla yayılmasıyla küresel ekonomi üzerindeki etkileri çok daha derin ve yaygın bir şekilde hissedilmiştir.

 Küresel hasıladaki 2020 yılının ilk yarısında görülen daralma ağırlıklı olarak gelişmiş ekonomilerde görülen zayıf ekonomik aktiviteden kaynaklanmıştır.

 Nitekim 2020 yılının ilk çeyreğinde Avrupa’daki dört büyük ekonomi olan Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve İtalya bir önceki çeyreğe göre sırasıyla 2,0, 5,9, 2,5 ve 5,5 oranlarında daralmıştır.

 Benzer şekilde, ABD ekonomisi aynı dönemde yüzde 1,3 oranında küçülmüştür.

 Salgının merkezi üssü yılın ilk çeyreğinde Çin iken, ikinci çeyreğin başlarında gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD olmuştur.

 Bu ülkelerde ağır sağlık tahribatına yol açan salgının, tedarik zincirinde yol açtığı sorunlar ile ticaret üzerindeki yıkıcı etkisi de başta AB ekonomileri olmak üzere küresel imalat sanayii üzerinde olumsuz etki yapmıştır.

 Tarihi bunalım 2020 yılı ikinci çeyreğinde sarsıcı boyutlara ulaşmıştır.

 Çin’de yılın ilk çeyreğinde başlayan salgın, özellikle yılın ikinci çeyreğinde Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika gibi gelişmekte olan büyük ölçekteki ekonomilerde etkili olmaya başlamış ve ekonomik faaliyetlerde belirgin bir biçimde yavaşlama meydana getirmiştir.

 Gelişmekte olan ekonomiler de kendi içlerinde salgından farklı derecelerde etkilenmişlerdir.

 Bunun temel nedeni, salgından ciddi şekilde etkilenen turizm sektörü ve emtia piyasalarındaki gelişmelere duyarlı olan gelişmekte olan ülkeler arasındaki yapısal farklılıklar, salgın ile mücadeledeki farklılıklar, verimlilik farkları, kriz öncesi büyüme eğilimleri ve yurtdışı finansal akımlara bağımlılık açısından mevcut olan ayrışmalardır.

 Ayrıca, başta ulaştırma ve turizm sektörleri olmak üzere birçok hizmet sektöründe faaliyetler ikinci çeyrekte büyük ölçüde yavaşlamıştır.

 Hizmetler sektörü salgından çok daha fazla etkilenirken, imalat sanayii faaliyetlerindeki gerileme daha düşük seviyede gerçekleşmiştir.

 Salgın küresel ticareti olağanüstü zayıflatmıştır.

 Salgın öncesinde ABD’nin başta Çin ve Avrupa Birliği olmak üzere küresel düzeyde ticaret gerilimlerini tırmandırma eğilimleriyle zayıflama riskiyle karşı karşıya kalan küresel ticaret hacmi, salgının etkisiyle daralmıştır.

 Diğer taraftan, 2020 yılı başında ticaret savaşlarının ön plana çıkan iki tarafı olan ABD ve Çin arasında “Birinci Safha Ticaret Anlaşması” imzalanmıştır.

 Bu anlaşmayla iki ülke arasındaki ticaret savaşı kaynaklı gerginliğin kısmen azalması sağlanmış olmakla birlikte, gümrük vergilerinin indirilmesi gibi daha güç başlıkların “İkinci Safha” kapsamında değerlendirilmesi planlanmıştır.

 Ancak 2020 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla ”İkinci Safha” anlaşmasına yönelik somut bir adımın atılmadığı görülmektedir.

 Muhtemel ek tarife ve yaptırımlar ile politika belirsizliklerinin artması, küresel ticaret üzerinde aşağı yönlü bir risk olarak görülmektedir.

 Bununla birlikte, ticaret savaşlarına ilişkin diğer bazı hususlarda ise geleceğe dönük belirsizlikler halen sürmektedir.

Dünya ticaret hacmi, aylık verilere göre Nisan 2020’de yüzde 12,1 oranında gerilemiş ve böylece seri içerisindeki en keskin düşüş gerçekleşmiştir.

Ticaret hacmindeki aşağı yönlü eğilim Mayıs ayı itibarıyla sona ermiş, Haziran ayından itibaren kademeli bir iyileşme gözlenmiştir.

 Uluslararası kuruluşlar dünya ticaretinin 2020 yılında önemli ölçüde daralacağını beklemektedir.

 Uluslararası Para Fonu (IMF) ise 2019’da yıllık yüzde 1 büyüyen dünya ticaret hacminin 2020 yılında yüzde 10,4 küçüleceğini, 2021 yılında ise yüzde 8,3 genişleyeceğini tahmin etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  BİR MATEMATİK YAPIMCISI VAR Neden hiçbir şey yok değil de var?   Bu soruya dinin verdiği cevap “Tanrı dünyayı yarattı, onun için bir...