KÜRESEL EKONOMİK GELİŞMELER - 2
Küresel Büyüme ve Ticaret
2019 yılında kırılganlıktan yeni çıkmaya başlayan
küresel ekonomi, 2020 yılında salgın nedeniyle çok daha fazla belirsizlik
içeren bir ortamda faaliyet göstermektedir.
Küresel kriz sonrası 2018 yılının ilk yarısında
nispeten güçlü büyüme ekonomi, yılın ikinci yarısından itibaren artan ekonomik,
siyasi ve jeopolitik belirsizliklerin de etkisiyle zayıflamıştır.
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, başta
Almanya olmak üzere Avro Bölgesi’nde genele yaygın zayıf performans,
Brexit’e ilişkin belirsizlikler, bazı gelişmekte olan ülkelerdeki makroekonomik
dengesizlikler,
Çin’deki sıkı kredi politikalarıyla azalan yatırımlar,
ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki parasal normalleşme, azalan küresel
talep ve güven 2019 yılında küresel büyümenin yavaşlamasında etkili
olmuştur.
Bu duruma tepki olarak özellikle Fed ve AMB
başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları daha
gevşek para politikası yaklaşımlarına yönelmişlerdir.
Ülke ekonomilerini desteklemek için Fed ve AMB parasal
normalleşmeye son vererek genişletici para politikası adımları atmıştır.
2019 yılında bazı gelişmekte olan ülkeler de
ekonomilerini desteklemek amacıyla faiz indirimlerine gitmişlerdir.
Böylece 2019 yılının sonunda ve 2020 yılının hemen
başında piyasalarda görece iyimser bir görünüm gözlenmiştir.
Söz konusu dönemde azalan ticaret savaşı
gerilimleri ve destekleyici para politikalarıyla kısmen de olsa küresel
istikrarın toparlandığına dair işaretler alınmıştır.
Ancak 2020 yılının başında Kovid-19’un küresel salgına
dönüşmeye başlamasıyla birlikte küresel makroekonomik görünüm hızlı bir
bozulma sürecine girmiştir.
Küresel ekonomide daha önce de mevcut olan ivme
kaybı, 2020 yılında salgın nedeniyle tarihsel bir bunalıma dönüşmüştür.
2007/08 küresel finans krizine göre daha yaygın
ve derin etkiler yaratma potansiyeline sahip olan Kovid-19 salgını, 2020
yılının ilk yarısından itibaren küresel ekonomik ortamda ciddi bir sarsıntıya
yol açmıştır.
Salgının Çin’in sınırlarını aşması sonucunda
başta İtalya, İngiltere, Fransa ve İspanya olmak üzere Avrupa
ekonomilerinde ve akabinde ABD’de iktisadi faaliyet hızla durma noktasına
gelmiştir.
Bu çerçevede alınan kararlardan özellikle karantina ve
ekonomik kapanma gibi tedbirler, iktisadi faaliyet üzerinde yoğun
kısıtlayıcı sonuçlar doğurmuştur.
Salgının geniş toplumsal kesimler üzerindeki
tahribatını azaltmak amacıyla tarihte benzerine az rastlanır mali teşvik ve
parasal genişleme politikalarına başvurulmuştur.
Bunların başında; hane halkının ve firmalara
destek paketlerinin açıklanması ve uyumlu para politikası uygulamaları
gelmektedir.
Bu tedbirlere rağmen, 2019 yılının tamamında
yüzde 2,8 oranında büyüyen ve salgın öncesi dönemdeki IMF tahminlerine
göre yüzde 3,4 oranında büyümesi beklenen küresel ekonominin, 2020 yılında
yüzde 4,4 oranında daralması öngörülmektedir.
Salgının ilk aşamada dünya ekonomisinde önemli
bir paya sahip olan Çin ekonomisi ile bazı Asya ekonomilerini vurması
nedeniyle, küresel hasıla üzerindeki etkisinin yılın ilk çeyreğinde daha
sınırlı kaldığı görülmüştür.
Ancak, yılın ikinci çeyreğinde salgının
dünyanın diğer bölgelerine de hızla yayılmasıyla küresel ekonomi
üzerindeki etkileri çok daha derin ve yaygın bir şekilde hissedilmiştir.
Küresel hasıladaki 2020 yılının ilk yarısında
görülen daralma ağırlıklı olarak gelişmiş ekonomilerde görülen zayıf ekonomik
aktiviteden kaynaklanmıştır.
Nitekim 2020 yılının ilk çeyreğinde Avrupa’daki
dört büyük ekonomi olan Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve İtalya bir önceki
çeyreğe göre sırasıyla 2,0, 5,9, 2,5 ve 5,5 oranlarında daralmıştır.
Benzer
şekilde, ABD ekonomisi aynı dönemde yüzde 1,3 oranında küçülmüştür.
Salgının merkezi üssü yılın ilk çeyreğinde Çin
iken, ikinci çeyreğin başlarında gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD olmuştur.
Bu ülkelerde ağır sağlık tahribatına yol açan
salgının, tedarik zincirinde yol açtığı sorunlar ile ticaret üzerindeki
yıkıcı etkisi de başta AB ekonomileri olmak üzere küresel imalat sanayii
üzerinde olumsuz etki yapmıştır.
Tarihi bunalım 2020 yılı ikinci çeyreğinde
sarsıcı boyutlara ulaşmıştır.
Çin’de yılın ilk çeyreğinde başlayan salgın,
özellikle yılın ikinci çeyreğinde Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya, Brezilya,
Hindistan, Güney Afrika gibi gelişmekte olan büyük ölçekteki ekonomilerde
etkili olmaya başlamış ve ekonomik faaliyetlerde belirgin bir biçimde
yavaşlama meydana getirmiştir.
Gelişmekte olan ekonomiler de kendi içlerinde
salgından farklı derecelerde etkilenmişlerdir.
Bunun temel nedeni, salgından ciddi şekilde
etkilenen turizm sektörü ve emtia piyasalarındaki gelişmelere duyarlı olan
gelişmekte olan ülkeler arasındaki yapısal farklılıklar, salgın ile
mücadeledeki farklılıklar, verimlilik farkları, kriz öncesi büyüme
eğilimleri ve yurtdışı finansal akımlara bağımlılık açısından mevcut olan
ayrışmalardır.
Ayrıca, başta ulaştırma ve turizm sektörleri
olmak üzere birçok hizmet sektöründe faaliyetler ikinci çeyrekte büyük
ölçüde yavaşlamıştır.
Hizmetler sektörü salgından çok daha fazla
etkilenirken, imalat sanayii faaliyetlerindeki gerileme daha düşük seviyede
gerçekleşmiştir.
Salgın küresel ticareti olağanüstü
zayıflatmıştır.
Salgın öncesinde ABD’nin başta Çin ve Avrupa
Birliği olmak üzere küresel düzeyde ticaret gerilimlerini tırmandırma
eğilimleriyle zayıflama riskiyle karşı karşıya kalan küresel ticaret
hacmi, salgının etkisiyle daralmıştır.
Diğer taraftan, 2020 yılı başında ticaret
savaşlarının ön plana çıkan iki tarafı olan ABD ve Çin arasında “Birinci Safha
Ticaret Anlaşması” imzalanmıştır.
Bu anlaşmayla iki ülke arasındaki ticaret savaşı
kaynaklı gerginliğin kısmen azalması sağlanmış olmakla birlikte, gümrük
vergilerinin indirilmesi gibi daha güç başlıkların “İkinci Safha” kapsamında
değerlendirilmesi planlanmıştır.
Ancak 2020 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla
”İkinci Safha” anlaşmasına yönelik somut bir adımın atılmadığı görülmektedir.
Muhtemel ek tarife ve yaptırımlar ile politika
belirsizliklerinin artması, küresel ticaret üzerinde aşağı yönlü bir risk
olarak görülmektedir.
Bununla birlikte, ticaret savaşlarına ilişkin
diğer bazı hususlarda ise geleceğe dönük belirsizlikler halen sürmektedir.
Dünya ticaret hacmi, aylık verilere göre Nisan
2020’de yüzde 12,1 oranında gerilemiş ve böylece seri içerisindeki en
keskin düşüş gerçekleşmiştir.
Ticaret hacmindeki aşağı yönlü eğilim Mayıs ayı
itibarıyla sona ermiş, Haziran ayından itibaren kademeli bir iyileşme
gözlenmiştir.
Uluslararası kuruluşlar dünya ticaretinin 2020
yılında önemli ölçüde daralacağını beklemektedir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ise 2019’da yıllık
yüzde 1 büyüyen dünya ticaret hacminin 2020 yılında yüzde 10,4
küçüleceğini, 2021 yılında ise yüzde 8,3 genişleyeceğini tahmin
etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder