2 Kasım 2022 Çarşamba

ADİL TİCARET

 

Bm sürdürülebilir kalkınma Hedefleri’ne göre nüfus farklılıklarını da göz önüne alan küresel ortalamalara bakıldığında, 1990-2010 yılları arasında küresel gelir eşitsizliğinin gelişmekte olan ülkelerde %11 arttığı görülebilir.

 Günümüzde gelişmekte olan ülkelerde nüfusun %75’i 1990 yılına oranla daha adaletsiz şartlarda yaşıyor.

 Tarihsel sömürgecilik, merkantilizm ve serbest piyasa temelli küreselleşmenin beraberinde getirdiği çevresel adaletsizlikler de hesaba katıldığında hem ülke içi hem de ülkeler arası ticaretin bu eşitsizliğin derinleşmesindeki rolü daha net görülebilir.

Özellikle sömürgeciliğin (en azından resmen) sona ermesinin hızlandığı 1960’lardan itibaren, gelişmiş ülkelerde başta kahve, şeker, çay ve pamuk gibi ürünlerde kölelik koşulları altında üretimin devam etmesine karşı ortaya çıkan eleştiriler, alternatif bir iktisadi modelin oluşmasına da ön ayak olmuştur.

  Dünya nüfusunun %70’inin 500 milyon küçük çiftlik sahibinin ürünlerine ihtiyacı olduğu ve gelişmekte olan ülkelerdeki bu küçük üreticilerin de gelirlerinin %60-70’ini gıdaya ayırdıkları düşünüldüğünde adaletsizlikler daha da belirginleşiyor.

 Adil ticaret kavramı, uluslararası ticarette daha fazla diyaloğun, şeffaflığın ve karşılıklı saygının benimsenmesine dayanan bir yaklaşımdır.

 Bu anlamda üreticilere dışsallıklar da göz önüne alınarak emekleri karşılığında adil fiyatlar verilmesi ve adil koşullarda çalışmalarının sağlanmasını  hedefleyen bu yaklaşım 1960’lardan itibaren hızla büyümeye başlayan bir sektör oluşturdu.

 Günümüzde bilinen biçimiyle adil ticaret kavramı, ilk olarak 1980’lerin sonunda Max Havelaar Vakfı tarafından sertifikasyonu yapılan kahveler aracılığıyla doğmuştur.

1990’ların sonuna gelindiğinde ise adil ticaret sertifikasyon sistemi sayısı 17’yi bulmuştur.

 Küresel adil ticaret pazarında sertifikasyonu olan kuruluşların büyük kısmı Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde yer alıyor.

  %35’lik pay ile kahve üreticileri tüm ürünler arasındaki en yüksek sertifikasyon oranına sahiptir.

 Öte yandan adil ticaret kavramını ele alan uluslararası sertifikasyon şirketlerinin yoksulların yaşam standardını değiştirmektense yoksulluğu bir pazarlama aracı şeklinde kullanarak konvansiyonel serbest ticaret yöntemlerini izlediğini belirten eleştiriler de bulunuyor.

Bu eleştirilere göre Fairtrade International gibi kurumların sertifika verdiği kuruluşların büyük çoğunluğunun Latin Amerika ülkelerinde veya Asya kıtası özelinde Hindistan’da bulunmasının sebebi bu ülkelerin tarım ihracatı odaklı bir ekonomik model taşımalarıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  BİR MATEMATİK YAPIMCISI VAR Neden hiçbir şey yok değil de var?   Bu soruya dinin verdiği cevap “Tanrı dünyayı yarattı, onun için bir...